29.7.10

Yoğunluk / Doğum Günü

Son 2 haftadır çok yoğundum. Bloguma ne kadar yoğun olduğumu yazacak zaman bulamayacak kadar yoğundum.
Blogumun doğum gününü kutlamayı unutacak kadar yoğundum.
Neden mi? Amerika'da olduğum için tabii ki de! Hiçbirşeyi yetiştiremiyordum..
Ne okula gidebiliyorum,ne yeterince gezebiliyorum,ne yeterince uyuyabiliyorum.
Yine (her zamanki gibi) herşeyi aynı anda yapmaya çalıştığım için hiçbir şeyi yapamıyordum.
Ama bunu seviyorum. Bunu çok seviyorum.
.
Hafta içi hergün saat 9'dan 1'e kadar okulum var. Fakültem yurduma 10 dakika uzaklıkta.
Karşısında Starbucks var ve ev eşyaları satan Mudo gibi güzel bir yer var. =]
İlk hafta 'Contract Law' yani 'Sözleşmeler Hukuku' dersi vardı,ama o dersleri kaçırdım.
Hayır,yanlış okumadınız. Bildiğiniz bir haftadaki tüm dersleri kaçırdım. Hiçbirine gitmedim.
İlk gün gitmiştim ama insanlarla tanışma,fakülteyi gezme vs derken hiçbirşey yapılmadı.
İkinci gün benim doğum günümdü. [12 Temmuz] O nedenle derse gitmedim,parti yaptım.
Ertesi gün ise,13 Temmuz'da,çok yorgun olduğum için okula gidemedim,after-party yaptım.
14'ünde ise okula GİTTİM. Derse katıldım; arada kahve almak için karşıdaki Starbucks'a gittim.
Sonra saate bir baktım ki,arkadaşlarımla sohbete daldığım için dersi kaçırmışım,hay bin kunduz!
Perşembe akşamı odama geldiğimde maillerime bakarken tesadüfen şunu gördüm;
.
Merhaba,
Amerika'da programdan sorumlu Dekan Yardımcısı ve Fakülte Dekanı tarafından bize iletilen duruma göre derslere devam etmediğiniz,ciddiyetsiz hareketlerde bulunduğunuz tespit edilmiştir. Bu sebeple burada yapılan toplantı sonucunda bir daha bu yönde bir devamsızlık veya ciddiyetsizliğin tespiti halinde öncelikle oradaki okulla ilişkiniz kesilecek ve sınırdışı edilmeniz için gerekli girişimlerde bulunulacaktır. Ayrıca okulumuz tarafından hakkınızda disiplin soruşturması başlatılmıştır. Durumun ciddiyeti göz önüne alınarak ailenize gerekli bildirimler yapılmıştır.Netice itibariyle derslere devam etmeniz,gerekli çalışmaları yapmanız ve davranışlarınıza dikkat etmeniz husularını önemle belirtirim.
Res. Asst. , Faculty of Law.
.
Bunu gördüm. Şaşırdım. Altı-üstü ilk haftanın dersleri kaçırmıştım yani.
Sanırsınız ki tüm üniversite benim ilk haftanın derslerini kaçırmamla çalkalanıyor.
Dünyada ilk defa devamsızlık yapan insan ben ve benim arkadaşlarımmış gibi...
Neyse,bunu hallettim. (İstanbulla,Adanayla ve fakülte hocalarımla uzuuun uzuuun konuşmalar sonucu)
Artık derslere düzenli olarak katılıyorum. Hiçbir dersi kaçırmıyorum.
Ders demişken... Ders ve alışverişin birbirine çok benzediğini fark ettim.
Ne kadar çok şey öğrenirsen,aslında hiçbir şey bilmediğini farkedersin ya,aynen öyle;
Çılgınlar gibi alışveriş yapıyorum. Ne görsem alıyorum. Affetmiyorum.
Birşeyler aldıkça,sanki eksiliyorum. Satın aldıkça,daha da fazla almak istiyorum.
Gidişatım hiç iyi değil,biliyorum. Ama bunu seviyorum. Bunu çok seviyorum.
.
Çok sevdiğim bir şey daha var, o da doğum günleri.Eskiden sevmezdim ben doğum günlerini.
Artık seviyorum! Çünkü herhalde hayatımın en iyi doğum günüydü bu yılki.
Tüm gün sevdiğim arkadaşlarımla Washington DC sokaklarında dolaştık.
Öğle yemeği yemek için,milli sanat bahçesinin içindeki La Pavilion Cafe'ye gidelim dedik.
Washington Monument,yani Washington Anıtı'nın oralarda olduğunu biliyorduk.
Orayı bulabilmek için,bizim deyişimizle 'dikilitaş' ın etrafında yaklaşık 5 saat yürüdük.
Milyon kişiye yer sorduk,herkes dikişitaşın öbür tarafında olduğunu söylüyordu bize.
2 kez dikilitaşın etrafında döndük ve şans eseri (!) aradığımız yeri bulduk.
Ve o anda şok olduk,saat 18.10'du ve saat 18.00 de orası kapanıyormuş!
Açlıktan ve yorgunluktan ölmek üzereydik (öğle yemeği için gidecektik oraya güya)
Sonra hemen düşündük ne yapabiliriz diye ve Hard Rock cafe'ye gitmeye karar verdik.
Hard Rock'a yaklaşık yarım saat boyunca yürüdük ve içeri girdik. Tıklım tıklımdı.
Hemen yanımıza bir kadın geldi,kaç kişi olduğumuzu sordu ve bize bir cihaz verdi.
'Bu cihaz yandığı zaman yeriniz hazır olacak,tahmini bekleme süreniz 45 dakika' dedi.
Bizi kandırdı. Tam 1,5 saat ayakta,aç/susuz Hard Rock cafe'de sıra bekledik.
Ama sonra en iyi masaya oturduk. Yediğim en iyi hamburgeri [-glamburger-] yedim.
Çok iyi vakit geçirdik ve sonra McDonald's a gidip dondurma yedik,sabaha doğru da geri geldik.
Geçirdiğim en iyi günlerden biriydi 12 Temmuz 2010.
^ Hard Rock cafe'de elimizdeki cihaza sıra bize artık gelsin diye sinyal verirken

Doğum günü diyordum... Yeniden diyeyim. Tam 1 yıl + 15 gün önce bu blogu yazmaya başladım.
O zamanlar 20'lik dişimi çektirmiştim,konuşamıyordum. Konuşamadığım için bu blogu açmıştım.
Yan taraftaki 'Eski Yazılarım' başlığından dan ilk günkü yazılarıma bakabilir ve gülebilirsiniz.
Belli olmaz,bakabilir ve gülmeyedebilirsiniz. Ben gülüyorum ama.
Artık eskisi kadar yoğun olmadığımdan ,daha sık yazacağım. Siz sürekli bakın buraya.
'Sık Kullanılanlar' klasörünüze ekleyin burayı,eğer hala eklemediyseniz. Sık kullanın.
uhmm bu yazıyı nasıl bağlayacağımı bilemiyorum ve pat diye kesmek en iyisi diye düşünüyorum.
PAT!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder