28.11.11

Casusluk

Bir alışveriş merkezinin bankamatikler için ayrılmış kısmını düşünün.
Yanyana neredeyse on tane bankamatik var,ama herkes tek bir bankamatiği bekliyor.
Tabii ki de benim işime yarayacak olanı... İşbankası'nı. Neden şaşırmıyorum ki?
Ben de bekliyorum, sıraya giriyorum. Sıra yavaş ilerliyor. Sıralar hep yavaş ilerler.
Aniden bir kadın geliyor. Bir elinde Blackberry, öbür elinde de alışveriş poşetleri ile.
Üzerinde siyah kazak , dar bir kot. Ayağında ise kazağı ile uyumlu kürklü bir bot. '
'Benim çok acelem var, çocuklarımı oyuncakçıda bıraktım' diyor önümde bekleyen adama.
'Müsaade edebilir misiniz, çocuklar çok fazla durmaz da' diye dramatik bir cümle kuruyor.
Önümde bekleyen adam da - 'buyrun' diyor. Kadın benim önüme geçiyor.
APTAL ADAM.
Sen ona kendi sıranı verebilirsin, ama BEN vermiyorum belki.
Arkanda o kadar insan varken sen kendi sıranı veremezsin kimseye, zekasız insan.
Neyse, sonra kadın bankamatiğe geçiyor ve işlemini yapıyor.
İşte tam o sırada ben sıradan çıkıyorum, sağ taraftaki duvarın arkasına geçiyorum.
Kadının işlemini bitirmesini bekliyorum. Kadın işini bitiyor ve yürümeye başlıyor.
Ben de kadını takip ediyorum. Nereye gidecek, ne yapacak merak ediyorum.
Acaba kadın rol mu yaptı, yoksa gerçekten çocukları var mı öğrenmek istiyorum.
Derken kadın Toyzzshop'a giriyor. Ama bu benim için yeterli olmuyor.
Belki benim onu takip ettiğimi anlamıştır, o yüzden mağazaya girmiştir diye düşünüyorum.
Mağazanın içinde de kadını takip etmeye başlıyorum ve BAM.
Kadın çocuklarının yanına gidiyor. Çocuklar varlar ve gerçekler.
Belki de ben onları düşündüğüm için var oldular. Bilemiyorum...
Telefonumdan gizlice fotoğraflarını çekiyorum.
ve görevi tamamlıyorum.


9.11.11

Karmaşık

Herşeyi karmaşıklaştırabilirim.
Gerçekten.

7.11.11

Benim Sanatçılarım

Benim bazı sanatçılarım vardır. Onlar ne yaparlarsa ben beğenirim.
Daha doğrusu, onlar ne yaparlarsa iyi yaparlar. Ben de iyi olan her şeyi beğenirim.
Zaten iyi yapmasalardı, benim sanatçılarımdan olamazlardı... O ayrı.
Asıl konuya geliyorum, benim sanatçılarımdan biri Darren Hayes'tir.
'The Tension and Spark' albümü sayesinde ona o sıfatı vermiştim.
2004 yılında o albümü almıştım, hızlıca dinlemiştim,beğenmemiştim.
Salondaki çekmecenin içine, diğer CDlerin yanına – sonsuzluğa- göndermiştim.
Sonra 2007 yılında -3 yıl sonra- ÖSS’ye hazırlanırken bir şans daha vermiştim albüme.
Çok etkilenmiştim şarkıları duyunca ve kızmıştım kendime.
Nasıl daha önce beğenmemişim, bir kenara atmışım diye...
Şimdi 2011’in son dönemlerinde yeni albümü yayınlandı.
Adı ‘Secret Codes and Battleships’. Bu yazı aslında bir albüm yorumu olacak.
Belki ilerde profesyonel yorumcu olurum ve albümleri/filmleri yorumlarım.
Bakın, zaten blogumda da albüm yorumları yapmıştım falan derim.Belki de demem.
Gelelim yorumlarıma... Öncelikle şunu belirteyim,karşımızda bir konsept albüm var.
Ki, bence her albümün bir konsepti olmalıdır.
Tüm şarkıların söz ve müziği Darren Hayes’e ait.
Ki, bence her sanatçı kendi şarkılarını yazmalı ve bestelemelidir.
Neredeyse tüm şarkıların türü aynı ve şarkılar birleştiğinde bir hikaye oluşuyor.
Hikayeyi anlatmayacağım,sadece bazı şarkılarla ilgili yorumlarımı yapacağım.
- Taken By The Sea : Açılış şarkısı. Albümü çok iyi temsil ediyor. 7/10
'I am an island,you are the ocean / All of my sadness taken by the sea'
- Talk Talk Talk ; Albümün çıkış parçası. İki versiyonu var, ikisi de başarılı.
Bir 'Insatiable' ya da 'Popular' değil; ama olması da gerekmiyor zaten. 8/10
- Cruel Cruel World : Samimiyetini bana hissettirebilen nadir şarkılardan. Dinlemekten asla sıkılmayacağım ve her dinlediğimde daha da sevdiğim bir şarkı. 10/10
-Stupid Mistake : Tipik bir Darren Hayes; yani olgun sözler, güçlü bir melodi...
Üstü açık arabanızda arkadaşınızla giderken dinlemek isteyeceğiniz şarkılardan. 10/10
- The Siren's Call: Dinlerken tüylerinizi diken diken edebilen bir şarkı.
Hani filmlerde biri ölünce duygusal bir sahnede bir şarkı çalar ya, işte bu o. 7/10
- Tiny Little Flashlights : Bana bu şarkıyı dinletseydiniz ama başka biri söylüyor olsaydı
size bunun Darren Hayes tarafından yazıldığını ve bestelendiğini söylerdim. O derece. 8/10
ayrıca Roses,God Walking To The Room, Explode ve Bloodstained Heart şarkıları da var.
Onları da çok sevdim. Diğer şarkıları da (4-5 şarkı daha var) henüz hissedemedim.
birkaç kez daha dinlemem lazım. Bazı şarkılar biraz zaman geçince iyi olur,bilirim...
-
Özetle şunu söylemek istiyorum, bu şarkıları dinlemek insana ayrı bir tat veriyor.
Çünkü şarkılara eklenen duyguları ben hissedebiliyorum.
Siz de hala şarkılardan etkilenenlerdenseniz, size bu albümü öneriyorum.