1.12.09

Olumsuz bir yazı.

İstanbul’u sevmiyorum.

İstanbul’u hiç sevmiyorum.
Aslında sevmediğim şehrin kendisi değil;kalabalığı.

Bana soruyorlar ‘neden hiç Taksim’e eğlenmeye gitmiyorsun?’ diye

Çünkü sevmiyorum.Çünkü kalabalık.
Eğlenmiyorum.

Herkesin eğlence anlayışı farklı.
Kimine çok eğlenceli gelen şey,kimine eziyet gelebilir;

İşte aynen öyle. Taksim gibi yerler benim için işkence.

Herşeyden önce Taksim karşı tarafta.

İstanbul’da karşıya geçmek çok zor.

Gerçekten.

Ama karşıya geçmekten daha zor olan bir şey varsa;

O da geç vakitte karşıdan geri dönmek…

Otobüs/minibüs normal zamanlarda bile tercih edilmemeli;

Taşıma denilen şey,toplu olmamalı;bireysel olmalı.
Bence.

33 oturan-66 ayakta yolcu olabilmesi

33 oturan-66 ayakta yolcu olması gerektiği anlamına gelmez.

Gelmemeli.

.

Bugün otobüse bindim. Herkes bana garip garip baktı.

Sanki hiç insan görmemişler gibi.
Sanki insan ırkının son temsilci benmişim de beni incelemeye almışlar gibi.

Ben otobüse binemezmişim gibi.

Neyse ki cam kenarındaydım,hava alabiliyordum.

(Gerçi buna rağmen kesin kapmışımdır H1N1’i)

Otobüste şunu fark ettim.

Herkesin elinde bir cep telefonu var.
Hatta çoğunun iki elinde ikişer telefon.

Çifte görgüsüzlük.
Sürekli telefonda konuşuyorlar,mesaj yazıyorlar.
Gerçekten merak ediyorum,bizim insanlarımızı bu kadar meşgul eden şey ne diye.

Belki herkes içinde bulunduğumuz siyasi çıkmazı çözmeye çalışıyordur.

Belki herkes enflasyonu,cari açığı ,işsizliği tartışıyordur.
Bilmiyorum.

Neyse.

Kalabalık diyordum…

Örümcek Adam’ı izleyenler bilir,tehlike öncesi Örümcek Adam bir şeyler hisseder;

Örümcek hissi vardır.

Ben Taksim’de ve Kadıköy’de öyle hissediyorum.
Nereye baksam bana CD satmaya çalışan insanlar,dilenciler;

İngilizce/bilgisayar kursuna beni zorla dahil etmek isteyenler ya da

Beni kaçırıp böbreğimi almak isteyen insanlar var.
Kalabalık sonuçta. Ne ararsanız var.

Aramadıklarınız daha çok var.

Nerde çokluk,orda… bolluk?

Değil.

Keşke ‘hadi köyümüze geri dönelim’ dese biri

Ve 15 milyon kişininin şöyle bir 7 milyonu geri dönse köyüne.

O zaman belki İstanbul yaşanabilir olur.

.

Fark etmeden çok uzun yazmışım...

Ama bu sorun değil;çünkü blog benim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder